5 Haziran 2016 Pazar

dr. cuğumun BUG'ı


bir de dr. cum benden bahsediyor mudur birilerine? çünkü hem yakın arkadaşı, hem de o komik suratlı hemşire beni ignore ediyor. bunlar bu adama yakın insanlar. bunlar beni ignore ediyorlarsa acaba bir bildikleri olduğu için mi?
hem dr cum beni sevse insan olarak, bana saygı duysa, arkadaşları bana karşı daha sıcak davranmaz mı? yani en azından ignore etmek yerine.
gerçi yakın arkadaşı son zamanlarda üstünkörü, yan gözle bakarak selam veriyor. ha bu adam çekingen diyelim.
peki o kadın hemşire. beni ilk gördüğünde benle selamlaşmıştı. ama şimdi ignore ediyor. ne değişti o günden bugüne? benim dr cuğum için önemli olmadığımı anladı da mı böyle davranıyor? yoksa alt tarafı bir stajyerim diye mi beni umursamıyor? ama dr cuğuma sempatik yanını gösterip, onunla flörtöz tarzda iletişim kuruyor. belki de tam da bu yüzden hoşlanmıyordur benden. gerçi kadın evli ama bu beni rakip olarak göremeyeceği anlamına gelmiyor.
az önce "dr dan böyle şüphe ettiğimde onu bir daha görmek istemiyorum" diye yazmayı planlamıştım. sonra farkettim ki:
- yakın arkadaşı bana yan gözle selam veriyor. zira tam bakamıyor gözlerimin içine. yani adam çekingen. azeri erkekler kadınlara rahatlıkla bakamazlar dedi geçen gün biris. çekingen ama bir yandan da rahat davranmaya çalışıyor. mesela geçen gün koltuğuma çok yakın olan dolaba oturdu. orda kişisel alanıma girilmiş gibi hissettiğim için koltumu çektim ben. çünkü kişisel alanıma girdi. arkadaşı benimle bir gerilim yaşıyor. tam da bu yüzden bakamıyor gözlerimin içine. tam da bu yüzden beni yok saymakla beni yarı görmek arasında gidip geliyor. ama taa gelip dibime de oturabiliyor. çünkü kendisi bir çatışma içinde kendiyle.
bunlar arkamdan dedikodumu yapmış olsa daha rahat olurdu bu eleman. hatta dalga geçer gibi olurdu belki. ayrıca dr cum o varken bana hiç pas vermezdi. mesela o varken bana bakıp gülümsedi. orda gerçek bir iletişim vardı aramızda. ama "bu kız bana yazıyor yea" dese arkadaşına onun olduğu ortamda bana öyle davranamazdı.
- hemşire kadın zaten bizimkilere o kadar yakın değil. bir boktan haberi kesin yoktur. o da kendi yaşadığı içsel çatışmalardan dolayı bana karşı tavırlı. zaten bu hemşire diğer hemşireyle öğle vakti birlikte vakit geçirecek kadar yakın. diğer hemşireyse acayip korkunç bir tip. empati sıfır. çözüm bulma sıfır. anlayış sıfır. farkındalık neredeyse hiç yok. tüm meselesi suçlama üzerine. yani neticede bunun arkadaşı.
- ayrıca dr ilaç mümessilleri geldiğinde gururla tanıttı beni. odaya biri geldiğinde de bana karşı tavrı gayet güzel. ben dr a saygı duyuyorum. bence o da bana saygı duyuyor. ondan şüphe etmeye gerek yok.
- ayrıca dr benim fikrimi önemsiyor. bu önemli bir nokta.


hem geçenlerde dış görünüşe takan dr yine salakça konuştuğunda dr cum hemen lafı değiştirdi. ya o anda savunmuş ya la bu beni^^ canım ya^^
hem bir zamanlar öfkelendiği bir an için bana "başka türlü nasıl davranılır bu durumda, gerçekten merak ettiğim için soruyorum" demişti. o anda bu adam benim fikrimi önemsediğini belli etmiş ya la^^
bi de ben onun gibi öfkelenmiyorum, sinirlenmiyorum. bu yüzden o öyle davrandığında benim onu anlamadığımı düşünüyor. zaten o da biliyor öyle yapmaması gerektiğini, süper egosal olarak biliyor. ama kendine engel olamıyor, başka bir dr un ona söylediği gibi dürtüsel zira. tam da kendine engel olamadığı için kendini ikna etmeye çalışıyor. tam da kendini ikna edemediği için beni ikna etmeye çalışıyor. beni ikna edemedikçe kendini de ikna edememiş oluyor.
en sonda çocuklaştı ve "anlamıyorsun sen beni" ye getirdi. çünkü baktı benden onay olamıyor. o zaman da mızıkçılık yaptı. bu yolla teskin edilmek istedi aslında. "onay alamıyorum, bu boktan bir durum, o zaman bari ilgi alayım" dedi.

bebeğim bu konuda sana onay veremem, seni haklı da bulamam. ama yargılamamak için elimden geleni yapabilirim. çünkü ben biliyorum ki senin elinden sakin olmak gelse sen zaten sakin olursun. sen de keyfine sinirlenmiyorsun.

ne tuhaf. az önce şüphe duyuyordum senden ve seni bir daha görmek istemiyordum. şimdiyse sana sarılmak istiyorum.

benden hoşlandığını, beni önemsediğini, potansiyel bir eş olarak gördüğünün kesinlikle farkındayım artık. aynı mekanda aylar boyunca kalıcağıma bilsem aramızdakini akışa bırakabilirdim belki daha kolay bir şekilde. ama şimdi daha kaç hafta kalacağım belli olmadığı için bir adım at istiyorum ve ben de bir adım atmak için zorluyorum kendimi. oysaki içimden bir adım atmak geçmiyor, inan. seni okula davet ettiğimde de bu içimden gelen bir davet olmadığı, zorlama olduğu için bir neticeye varmadı.
ayrıca ben sen sormadan açıyorum, kendime dair bilgiler veriyorum sana. oysa gizemli durmayı daha çok isterim. böyle yapıyorum çünkü bu yolla yakınlaştırdığımı sanıyorum kendimi sana. oysa sen bana dair bilgilerle o kadar da ilgili değil gibisin. özellikle bu hafta beni dinlemek yerine dikkatin dağıldı, önündeki işe yoğunlaştın, tele baktın. benden bu kadar. daha fazla disclosure yapmıycam. sen sormadan ekstra bilgiler de vermiycem sana. sıcak gülümselerimi hiç çekinmeden veririm sana. çünkü onu alıp bana yansıtabiliyorsun güzelce.
bi de bence bilinçli olmayan bir seviyede sen benim sana adım atma çabasına girdiğimi sezinliyorsun. bu yüzden bir şey yapmak gelmiyor içinden. şayet sen benim bir daha gelip gelmeyeceğimi bilmediğin halde bana dair bir iletişim bilgisi alma veya beni bir yere davet etme çabasına girmiyorsan beni gözden çıkarmış oluyorsun bir yandan da. sen beni gözden çıkartabiliyorsan ben de seni gözden çıkartırım ki. ayrıca ben beni gözden çıkartan adamı ne yapayım?
mesela ben memedini yi gözden çıkarmıştım. ondan iletişim bilgisi almıycaktım. o da benden almadı. taa ki son ana kadar tabi. ben de sana adım atmıycam lan. belki son anda da adım atmam üstelik.
ne demişler SABREDEN DERVİŞ MURADINA ERMİŞ.

hani böyle bir sevgilisi olsun isteyen değişik vücutlu, yüzlü kız var. mesela o karşı tarafı kaybetmekten o kadar korkuyor ki. bu yüzden büyük büyük adımlar atıyor. ve tabiki ilişkideki dengeyi bozduğu için hep başarısız oluyor.
aslında ben de onun gibiyim. eski ilişkimsi şeylerimde az mı hediye verdim lan. dr cuğuma da hediye almayı kaç defa düşündüm. en az 4-5 hafta boyunca düşündüm. ve hatta falım aldım. orda da şımarıkça davrandı. götoş.
yanisi ben zaten kendi içimde el üstünde tutuyorum bu adamı. ilişkiye başlasak da öyle yapıcam. ben zaten ona bağlandım. güçlü bağlar kurdum zihnimde ona dair. zaten ondan başkası yok kafamda, olsa bile number one ım o.
fakat o henüz tam bağlanamadı bana. bana dair güçlü bir temsil hala yok onda. zira öyle olsa azıcık kaybetmekten korkar.
gerçi bebişim haftalar önce "haftaya geliyorsun dimi" dedi. geçenlerde de "yarın görüşürüz" dedi. tam da bu konuda kaygılı olduğunu fark ettiğim için ona bazen "hoşça kal" diyorum. veya misalen perş günü ona bir şey demeden çıkıp gittim. bizimkisi kaygılanıyor aslında gitmemden. a
ee götoş a dedik mayıs sonuna kadar burda olcaz diye. bir adım atmadı ama. hem okula da davet ettik. ordan da tık yok.

hee çözdüm ben meseleyi. bunun sınırlarını hep diğerleri ihlal ediyor. çünkü bizimkisi buna izin veriyor. mesela ben ihlal ettiğimde benimkisine sıcacık bir karşılık veriyor. ama bir başkası yaptığında ve hoşuna gitmemişse bana bakıp, benimle ittifak kurarak o kişiyle dalga geçebiliyor.
yanisi diyor ki; "alın sınırlarımı istediğiniz gibi ihlal edin. beni bir adım atmak zorunda bırakmayın. siz bana adım atın diye gerekli tüm koşulları sağladım size.
ama bir başkası adım attığında hiç riske girmiyorsun ki bebeğim. ve dolayısıyla kaybetme korkun da olmuyor. ve dolayısıyla tam bağlanamıyorsun da. bence ben sana adım atmazsam ama şu an olduğum gibi sana davranmaya devam edersem sen adım atarsın kesin. çünkü yavaş yavaş bağlanıyorsun bana. ve zaten haftalar öncesinden beri beni kaybetme korkusu kapladı içini.


(lannn! bu geçen gün ne dedi. ben hasta olsam hayatta dr un odasına girip soramazdım dedi. alt tarafı gelip soracaksın bir soru. bu neden seni bu kadar korkutuyor. sanırım çekinirdim de dedi. çekingen ya la bu. bildiğin çekingen işte. ama işte mesele de bu. çekingen olunca bir adım atmıyor. adım atmaması tam da bağlanamadığına işaret ediyor. bağlanamaması da beni igiden her zaman mahrum bırakacağı anlamına geliyor. ee ne yapayı ben bana ilgi vermiycek adamı. benim erkeğim beni merak etmiycekse, benle vakit geçirmek yerine boş vaktinde gidip maç yapacaksa siktirsin gitsin. ahh ya. mesela musatfacım da maça gitmişti bir keresinde. ama çıkışında benim yanıma gitmişti. lan o çocuk çirkindi, hali hareketi hoşuma gitmiyordu. ama seviyordu beni. bana kıyamıyordu. beni kaybetmekten korkuyordu. fakat tam olarak bağlanmıştı bana. gelecek hayali kuruyordu benimle. taa abd de n tel le aramıştı beni. bu lap top u bile o aldı ya la bana. ama işte efendi erkeğin kıymetini bilemedik. ama iyiki de bilemedik. hayat zenginleşmemiz gereken bir yer. zaten adam 1-2 yıl önce evlenmiş. ee ben bu yaşta evlenmek istemezdim ki ben onunla. kısa vadede ondan ayrılmam ağzına sıçtı. ama uzun vadede evlendi işte. gelip bana teşekkür etmesi gerekirken, yeni sevgilisinin yanında bana kötü davranmıştı. çok kınamıştım onu. hem de çok. yazık lan aslında. bana o esnada o kadar kaba saba davranmasının nedeni hala bana karşı olan ilgisiydi oysa ki. ee ne oldu gitti o salak görünümlü kızla evlendi. ee napayım mustafacım da o kadar aptal olmasaymış. bok var sanki evlenmekte. yalnız bana güveniyordu ve beni kimseden kıskanmıyor gibi duruyordu. yani onun yanında rahattım. istediğime istediğim gibi davranıyordum. belki de kişi kendisi birine sadıksa ve gözü diğerlerini görmüyorsa, partnerini sık boğaz etmiyordur, rahat bırakıyordur onu ve kıskanmıyordur. ama işte ben biraz flörtöz olduğum için aynısının bana da yapılacağını düşünüyorsam demek ki..)


iyi ama neden çay almaya giderken yanımda yürümedin?
iyi ama neden "ben sigara içmeye gidiyorum" dedin?
iyi ama neden seni okula davet ettiğim halde hala senden "ee ne zaman gidiyoruz" gibi bir tepki yok?
vardır senin de bir bug ın burda. bakalım zamanla çözücez artık neyin ne olduğunu. zaten seninle olan ilişkimde algılarım çok açık. bir yığın çözümleme yapıyorum.
ama kadın olan yoga hocamın dediği gibi "bir karar vermeden önce bir kaç gün bekleyin". benim elimde olmayan nedenlerden dolayı bekliyorum işte bir hafta. ve her hafta demleniyor duygularım, sana dair düşüncelerim. neticede seni gördüğümde, zaten bir hafta boyunca seni kaybetmiş olduğum için, sana çok iyi davranıyorum. bir yığın gülücük dağıtıyorum sana. hem zaten özlemiş oluyorum seni.
erkeğim; şimdiden bana çok şey öğrettin. ve 3 aydır hala gözlerimin içi gülüyor. bize ayrılan süre bu kadarsa bile çok teşekkürler. (06-06-16, 02.36)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder