5 Haziran 2016 Pazar

ÇArPık ayNaLaR

benim iki katım sayılabilecek bir hatun. ayak ayak üstüne atmış. gelmiş tam yanıma oturmuş
oysa ondan önce gelen iki kişi de hemen yanıma oturmamış, aramızda birer koltuk boşluğu var. bir şekilde beni bu kadar yakın hissetmemişler kendilerine. bu hatuna da yakın değilim. ama bunun meselesi bana dair olan her şeyi ihlal etmek üzerine. mesela ben yanımdaki insanın sınırlarına girmiyim diye özen gösteririm genellikle. hatta bitiş noktam onun sınırı değildir, sınırına yakın bir yerdir.
neyse işte. bu kız sınırıma girdi. bir an bi baktım ben sol tarafa savrulmuşum. o da benim sağımı işgal etmiş, sağa doru yüklenmiş.
ama neden yapıyor bunu?
gerçi ilk başlarda bana karşı inceydi. aramızda öyle bir şey oluştu ki bu kız tarafından "abuse" edildiğimi ve bana "bullying" uyguladığını düşünüyorum. zaman zaman yanında nasıl davranıcağıma şaşırıyorum. geriliyorum o yanındayken.

sonra bu dönem buraya gelen birisi var. bana karşı iyiydi, kibardı. ona bir şey yapmadım bence ben. ama son zamanlarda bana karşı bakışında değişiklikler var gibi. demek ki yokluğumda dinamikler değişti. ya bana dair bir şeyler konuşuldu, mesela dalga geçmiş olabilirler benimle. ya da onların bana karşı olan tavırlarını bu kız hissetti ve bu yüzden bana karşı bakışları değişti.
ikinci kez yakaladım bu bakışı onda. o bakış şefkatli değil. umursamayan bir bakış. anlayış yok orda. bana dair çoktan hükmünü vermiş bir bakış o.
benim de bazen birilerine karşı bakışım değişiyor. misal yan odadaki kıza bakışım değişti iki gündür. çünkü 2 gün önce üflüyordu. paranoyak değilsem eğer o üfleme bizimle ilgiliydi. zira alarmımız çaldı defalarca. hakkaten sinir bozucu bir durum bu. ama o üfleme yerine bunu bizimle konuşmasını tercih ederdim. o üfleme sonrası beni görünce bana selam verdi, ama sesini inceltti, böyle zoraki, ve hatta mikro bir şekilde beni küçük gördüğü gibi bir his bıraktı bende. kısacası samimi değildi hiç. samimiyetsizliğinden dolayı elimde olsa bir daha selam vermem ona. bu yüzden ben de iki gündür zoraki selam veriyorum. o da soruyordur kendine acaba neden böyle selam veriyor bu kız bana, bir şey mi yaptım diye. sorun şu: sen bir şey yapmadın. sen büyük ihtimalle hep böyle davranıyordun ama samimiyetsizliğini ben yeni algıladım.
mesela benim kendimce gerekçem var, bu yüzden bakışlarım değişti ona yönelik.
belki o kızın da bir gerekçesi vardır.
ki zaten biz böyle göz kaçıran, çözüm bulacak yaratıcılığa sahip olmayan insanlar güruhu olarak bu davranışları sadece bir kişiye göstermiyoruz. bunlar bizim hayatla baş etme tarzımız. bu yüzden aslında ne onlar bana alınmalı ne de ben onlara.
ama işte o kızın o bakışını görünce ve diğer kızın ses tonunu görünce.. yeminlen kendimden tiksiniyorum. beni bana öyle bir yansıtıyorlar ki "ne boktan insanmışım lan ben" diyorum. mesela şu ki kendimi bişi sanıyorum ben. boktan olmadığımı varsayıyorum. tam da bu yüzden bu aynlar canımı sıkıyor. neyse ki başka aynalarım beni böyle yansıtmıyor. benden memnun o aynalar. oturup konuşabiliyoruz. bu aynalar diğerlerine göre hayatla daha iyi başa çıkmış, daha makul, yaşama geniş bir perspektiften bakıyorlar. bu yüzden diğer aynaların çarpık olduğunu görebiliyorum.
ama işte anlık olarak o aynalarda gördüğüm şey hakikatim oluyor. böyle olunca da kendimden nefret ediyorum. işte öyle anlarda yalnız kalmak ve uyuyarak resetlenmek istiyorum.

bence hayattaki en önemli şey birine "gelip seninle konuşabileceğini biliyor olduğu" sinyalini vermek. yani o kişi bilecek ki bir sorun olduğunda gelip seninle konuşabilir. sen onu dinleyebilirsin. kızmak, küsmek yerine kendince anlayış gösterirsin.
ama bazı insanlarla konuşamıyorum ben. yani yanına gidip konuşsam mı diye düşündüğümde "ya arkamdan dalga geçerse, ya inkar ederse, ya ya".
benimle birileri gelip konuşabilir, bunu ben biliyorum, diğerlerine de gösterebildiğimi varsayıyorum. bu yüzden onlara ÇARPIK AYNALAR diyebiliyorum kolayca.
yoksa kendime kıyak geçtiğimden değil. (6 haziran 2016, 01.26)










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder