3 Şubat 2017 Cuma

İçimdekileri Sansürlemeden, Serbest Çağrışımlar, Anlamaya Çalışıyorum.

Tehdit. Güvende değilim. Bu insanlar beni güvende hissettirmiyor. Beni yetersiz buluyorlar. Beni sevmiyorlar. Beni yeterliliğimi sorguluyorlar. Beni sevmiyorlar. Beni kendilerine rakip olarak görüyorlar. Beni seviyor gibi duruyorlar fakat aslında hiç de öyle değil. Kendilerini bir şey sanıyorlar. Şu dünyada yapayalnızım. Onlar kadar zeki değilim. Bu konudaki kanaat görecelidir, ve onlar benim aleyhime kullandılar bu kanaati. Yetersizim ben. Zaten değersizim. İngilizcem de çok kötü. Her şeyimle igrencim. Onlar mükemmel. Zaten onlar zeki, onlar mutlu, onların bir ilişkisi var. Onların paraları, onları seven aileleri var. Onların ingilizcesi çok iyi. Onlar müthiş. Ama ben. Onlar neyse ben tam tersiyim.
Onlar bir yere başvursa kabul alır. Ben alamam. Çünkü onlar gibi olanlar o işlerin başında. Ve onlar gibi olanlar için ben yetersizim. Çer çöp üm ben. Görmezden gelinebilenim.
Haksızlığa uğradığımı düşünüyorum. Adil olmadıklarını düşünüyorum.

2 Ocak 2017 Pazartesi

onda da bunda da şunda da değil ya la mavi boncuk :/

Mert e bok atıyorum, geçmişte unutamadığı biri old için.
Şivan Perwer in Ey Felek şarkısını dinliyorum şimdi. Bün'ü hatırlıyorum ben de. Hayır aslında hatırladığım bün değil, onun old zamanlardaki benim. O, o çiftliğe gitmiş. Geride ben kalmışım.Yeşil Bahçe'deyim. Bu şarkıyı dinliyorum. Akşam vakti. Sessizlik hakim. Bün var kafamda, herbir hücremde. Öyle ki 1 yılımı aldı sabahları ilk uyandığımda hatırladığım ilk şeyin o olmadığı zamanların gelmesi.

İçimde ölen bir şeyler var. Mesela aratmıyorum orda şurda ismini. Elim gitmiyor bir türlü. Hem sonra bir kez bile G ye veya Ş ye ondan bahsetmedim. Arda larda geride kaldı. Velhasıl ona dair ne varsa geride kaldı.

Geçen yıl kasım ayında aramıştı. 1 seneden fazla oldu birbirimizi aramayalı. Gerçi yazın Gloria arıyor ayağına, daha doğrusu Serin tel de benimle konuşacak ayağına Bün ün sesini duydum. Sesini verdi bana. Hayınlık yaptı. O konuda kırgınım ona. Belli ki sesini duymak istemiyorum. Neden veriyorsun bana sesini.

Velhasıl Mert in de arkasında kalan birisi var. Olabilir. Fakat böyle bir erkek istemiyorum ben hayatımda. Ben toparlandım. Kabuk değiştirdim. Geçmişine takılı kalan birisiyle işim olmaz.

Ahmed'e gelecek olursak. Tamam, ufak flörtleşmeler iyi hoş da, sen ne zaman atağa geçiceksin hacı. Ben bir adım atsam hemen üstüne atlıycaksın adımımın. Ama bunu yapmıycam. Ben beni isteyen, arzulayan birini görmek istiyorum karşımda.

Mert veya Ahmed "olursa yan cebime koyarım" mantığında gibiler.

Düşününce Özgür'ün aralarında en atılganı old söyleyebilirim. En azından derin derin bakıyor.

Bu arada ne Mert e ne de Ahmed e derin bakamadım bir kez olsun. Bir şekilde yüzeysel bakıyorum onlara. Onlardan yana derin bir bakışın olmayışı da bunu yol açıyor olabilir. Fakat mesela Özgür'le öyle değil. Bu da bir işaret olabilir.

27 Aralık 2016 Salı

ahmed

bakışlar 1-2 saniye bile daha fazla karşılaşsa bu apayrı bir anlam verir bakışlara.
ahmed'in bugünkü bakışı kesinlikle "beni tahrik etme" ana temasını taşıyordu. öyle ki yanından ayrıldıktan sonra içim bir hoştu ve bedenimde değişik bir enerji akışı vardı.
o da bir adım attı işte. bir ben adım atıyorum. bir o adım atıyor. karşılıklı adımlaşıyoruz. bugün onun adımına ben de karşılık verdim. onun etkisinde kalarak verdim. soğukta davranabilirdim ama bunu yapmadım.
keşke ahmed'le sevgili olsak. keşke sevişsek onunla. keşke aynı yatakta uyusak.
tanrım bana bir sevgili. (28-12-16)

22 Kasım 2016 Salı

AQs

sen kim köpeksin ya. resmen bana ayar vermeye çalışıyorsun. ben görmüyor muyum karşıdan gelirken bana bakarak fısıldaştığınızı? ne çalışıyorsun sen ya? resmen bataklığına beni de çekiyorsun. bi kurtulamadım resmen senden. arkadaşım alıp geçmişsin bu dersi. madem siktir olup gitsene burdan. ama yok kalabildiğin kadar kalıp insanları da kendi bataklığına çekeceksin değil mi? senin yanında olan insanları da anlamıyorum ki.
yazık ya. sabileri de kendi safınıza çektiniz. belli ki size yönelik bir tavır var. ama siz bizleri de katarak bir cephe oluşturmaya çalışıyorsunuz. resmen insanların algısıyla oynuyorsunuz. hele sen. sen ne adi bir insansın ya. nerden bulaştım ki ben sana.
bundan sonra ben kimsenin arkasından tek bir söz etmiycem.
ama öyle yanlı şeyler söylüyorsunuz ki size confirm etmek zorunda hissediyorum kendimi. sırf siz beni dışlamayın diye. hoş böyle de dışlıyorsunuz beni.
tanrım nolur bu konuda eden bulsun. kötü düşünen, ortalığı karıştıran hakkettiğini alsın en sonunda.
ya siz kim köpeksiniz? önce dönüp bir bakın kendinize. sonra diğerlerini eleştirin, yerden yere vurun. daha bu aşamaya geçmeden.. uzak durun burdan ya. sizin gibi pisliklerle burası bulanacağına, daha az bulansın burası.

zerre memnun değilim sizden, sizle aynı grupta olmaktan. gerçi sizden önceki gruplarda gayet boktan.
offfffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff. (22-10-16)

dersin başına geçtim, hala bu insanlarda aklım. resmen kötü hissediyorum şu an kendimi.
tam olarak aptal yerine konduğumu düşünüyorum. beni kontrol etmeye çalıştıklarını düşünüyorum. resmen saflaşmışlar ve beni de kendi saflarına çekmeye çalıştıklarını görüyorum. umarsamıyorlar, önemsemiyorlar beni. ama bir şekilde benimle konuşuyorlar, yanımdalarmış gibi duruyorlar, çünkü bir yandan da emin olamıyorlar benden. işlerini yokuşa sürerim diye çekiniyorlar.
ya zaten işiniz çok boktan. siz bu kadar çirkeflik yaptıktan, bu kadar şeffaf olmadıktan sonra acaba size nasıl bir geri dönüş olmasını bekliyorsunuz? siz acaba diğerlerine nasıl yöneldiğinize bakıyor musunuz? bakmıyorsanız neden diğerlerinin size yönelişlerine bu kadar takıyorsunuz. siz boktansınız ve haliyle sizden hazzetmiyorlar, sonuçta otorite oldukları için de size kötü yansıyor bu. fakat sıradan insan olsalardı zaten dinlemezdiniz ki onları. yine dışlardınız, tıpkı şu anda otorite olmayanlara yaptığınız gibi.
allahaşkına uzağımda durun ya. bulaşmayın bana. ben kendi yoluma bakıyorum, çok kendimleyim, eğitim almak için burdayım. bu tarz mevzulara çekmeyin beni. (22-10-16, 17.02)

10 Kasım 2016 Perşembe

yazıklar olsun

az konuşayım artık. çok konuşuyorum. bir şeyi bir cümleyle söylüyorum. sonra o cümleyi başka kelimelerle tekrar söylüyorum. anlaşılmadığımı düşünüyorum herhalde. bir de çok laf ettikçe credibility ni de yitiriyor gibisin.

***

kırıldım bir yerlerde. kırdı beni G. bazı noktalarda.tam da kırdığı için şu an bu noktadayız.
ilk olarak evin yolunu bulamadığımda bir sürü methiye düzmüştü. dinlememişti bile. asıp kesmişti. azarlamıştı. sen kim köpeksin ki azarlıyorsun beni. beni dinlemek için alan dahi yaratmamıştı. orada bok gibi hissettim. o noktada başladı ondan uzaklaşmam.
bugün de bir şeyler söylüyor. söyleyişleri incitti, kırdı beni.
buyum işte ben. senden bir şey de saklamıyorum. sana anlayış göstermeye de çalışıyorum. fakat neden senden bu anlayışı göremiyorum. elbetteki bir çok noktada sen de anlayışlısın. ama anlayışlı olmadığın noktalar da var.
ha bir de mail atmışsın bana. o maile yönelik reflectionlar yapmak istedim. zorunluluktan falan değil. yapmak istedin işte. sense dinlemedin beni. buna gerek yok dedin. şu an dinlemek istemiyorum gibi bir şeyler söyledin. o esnada dinlemek istemeyebilirsin. ama alan da yaratmıyorsun ki bana.
bir şekilde senle olan ilişkimde asimetri var gibi. ilişkimizin merkezinde sen varsın gibi.
ha birde evinizdeyken bulaşıkları yıkayıp durdum. hakkatten yıkamak zorunda da hissettim. bir yığın başka dinamik de olabilir burda. bana orda giydirmek yerine anlayış geliştirsen, yanımda olduğunu bilsem zaten şu an şu noktada olmazdık.
sen bu halinle kabul eden bir sürü insan vardır.
fakat tam da beni bu halimle kabul etmediğin için kabul edemiyorum seni.
elimden gelen bir şey yok. iyi hissetmiyorum yanında.

çok insan yok hayatımda. senle olmak iyiydi, güzeldi. fakat artık kötünün iyisisin benim için. ama "kötünün iyisi" olacak bir ilişki istemiyorum ben. yanında diken üstünde olacağım birisindense hayatımda o birisi olmasın. yanında kırılıyorsam bil artık kırıldığımı. hiçbir şey yokmuş gibi gülmeyeyim ben bir zahmet. sen kırılıyorsun ama tam da ben kırıldığım ve bunu sana yansıttığım için kırılıyorsun sen.

bazı insanlarla bazı şeyleri konuşamazsın. konuşacak kadar rahat hissetmezsin. gerçi genel olarak ben rahat hissetmiyorum. ama senle hiç rahat hissetmiyorum. sana gelip bunları anlatmak hiç gelmiyor içimden. dicek bir şey yok. ilk kırıldığım zamanlarda da yoktu.
sen "seni kaybetmekten korkuyorum" temalı maili atabilecek pozisyondasın, bense öyle bir mail atamam sana. atamam işte. bizim aramızdaki dinamikte böyle işte.

şu an kendimi %100 haklı görüyorum. senin tarafından bakamıyorum olaya.
sadece senin birilerini azarladığını bizzat gördüm bir-iki kez. A. H. nin bir şekilde senden uzaklaştığını düşünüyorum. varmaya çalıştığım nokta şu: insanlara öyle şeyler yapıyorsun ki senden uzaklaşıyorlar. bu da senin bug ın. o kişilerden birisi olduğum için üzgünüm. fakat bu hale sen getirdin beni. ayrıca doğrudan bana yönelik tehdit var senden yana.

"her ilişkinin bir süresi var ve bu ilişkinin süresi doldu" demek düşüyor bana.

***

ikidir Z yle buluştuktan sonra acayip düşüyor modum. resmen enerjim çekiliyor, başım ağrıyor. neden böyle oluyor hiçbir fikrim yok. oysa ki çok iyi bana karşı.
çok haklıydı Z utku konusunda. bir şekilde uzak durmayılım Utku dan. Bir yığın erkek var piyasada. o da vazgeçilmez değil, kimse değil. belli ki ben yine pattern ime girdim. belli ki yine canımı yakmak istiyorum yeniden ve yine. uzak durucam ondan. daha fazla acı çekmek istemiyorum.

bir de beni anlamıycak insanlara ne diye kendimle ilgili şeyleri boca ediyorum.

***

ayrıca sınıf arkadaşlarıma neden hep ben bir adım atıyorum. neden onların gözlerindeki kırılmalara ben takılıyorum. onlar neden umursamıyor beni. onlar neden adım atmıyor bana.

artık beni sevsinler, kabul etsinler diye daha fazla adım atamıycam. nasılsa bana bir faydaları yok.

bir de sikmişim bakışları. nasılsa bakışlara takıp her seferinde "dostum neden bana öyle baktın" diyen ben oluyorum. şimdiye kadar bir allahın kulu da bana gelip "neden bana öyle baktın" demedi ki. ben de artık bakışlara aldanıp ne gidip birine "usta sorun nedir" diycem ne de "aa öyle baktı bana, kesin hoşlanıyor benden, ben de gidip de şuna adım atayım" dicem.

benim gibi sizlere kapısı kapalı gibi dursa da, kapısı açık, aşırı hassas, (kendisi lehine olsa dahi) sizleri kırmak istemeyen birisini bile böyle törpülediniz ya, helal olsun. (10 kasım 2016, 23.12)

5 Kasım 2016 Cumartesi

"havuç" artık hayatımıza girmişti, WHAT CAN I DO SOMETİMES

dr geliyor ara ara aklıma. beni istemeyişine anlam veremiyorum. epeyce şaşırıyorum. bu adamın benden hoşlandığını düşünmüştüm. ama görüşmek dahi istemiyor benimle. neden ki? bence merak ediyordu beni. neden böyle oldu. aklım almıyor. anlam veremiyorum.
ara ara yüzü, gözleri aklıma geliyor. bazen onun davrandığı gibi davranıyorum hastalara.
epeyce özlüyorum onu.

sonra utku var. aikido hocası oluyor kendileri. heyecanlanıyor gibi ara ara. bugün "ismini biliyordum, unuttum, neydi" gibi bir şey dedi birisi için. o ara "yeme bizi" şeklinde bir bakış attım, "gerçekten biliyordum" dedi heyecanlı gülümsemesiyle. adamın yaydığı enerjiden bir sevgilisi olduğu sonucuna varılmıyor kesinlikle. aksine "yazık ya kadınsız kalmış" diye düşünüyorsun. ama bir sevgilisi var. bugün an an gözlerini üzerinde hissettim hatta sevgilisinin. ne sevgilisi ya, nişanlılar. ama kız küçük ya. yaşsal olarak evet küçük, ama deneyim açısından da küçük. belli steril de bir ortamda büyümüş. yüzünden anlıyorsun küçük olduğunu.

çok acayip bir an oldu. onunla eşleşti, onun üzerinden bir hareket gösteriyordu. kızı yere devirdiğinde ben kıza bakıyorum o bana bakıyor. 3-4 kez oldu hem de bu. ne yapmaya çalışıyor?
hipnotize olunuyor sanki benim gözlerime. hipnotize olmuş gibiydi.

son gördüğüm güne kıyasla epey baktı bana. son görüşümde bildiğin ignore ediyordu beni.
bir hareket gösteriyordu. "böyle sevilir" gibi bir şey dedi. epey canımı acıttı. ben de bir tepki verdim, canımın acıdığına dair. güldü, gitti. ben partnerimle arkasından geyik çevirirken, nişanlısı kötü kötü, "dön önüne, ne gülüyon lan" bakışıyla bana baktı.

nişanlı bir adama bakmayı ben de istemezdim. ama çok tatlı adam ya. uzun süredir bu kadar tatlı bir adam görmedim. hem benim başıma gelmesini istemediğim şeyi başkasına yapmamak gibi bir şeyim vardı ya hani. nasılsa yapmadığım şeyler de başıma geliyor. tamam eşim olsa birisi ona yönelsin istemem. ama yönelen yönelir. kimse de buna engel olamaz. o eş de o kişiye yöneliyorsa siktir olsun gitsin zaten. velhasıl ben bu çocuğu unutmuycam. hoşalnıyorum işte adamdan. bakıcam, yönelicem ona. nişanlısı da kudurursa kudursun. zaten adamla nişanlanmış, zaten yakınlar. bir zahmet izin ver de biz de uzaktan da olsa sevelim, beğenelim adamı. bu kadarını çok görme bari. (6 kasım 2016, 00.06)

13 Ekim 2016 Perşembe

bana bir terapist lüften

aikido dan çok şey öğreniyorum.
bir şeyi yapmaya başladığımızda hemen üst bir performans gösteriyoruz. oysa bir dur, soluklan, daha beginner sın.
yapa yapa öğreteceksin vücuduna. belki üç ayda yavaş yavaş inşa ediceksin, ama her denemen emin yol bir şey katacak sana, bedeninin her yaptığında hafızasına atacak onu.
bir de başarısızlık nedir bilmiyor gibisin, hayatın hep başarılarla dolu gibi. şimdi yapamayınca nasıl da kötü hissediyorsun. nasıl da beceriksiz, aşağılanmış. hatta dün ağlamak istedin, tıpki küçük bir çocuk gibi. aklındaki görüntüyse sen ağladığında birilerinin yanına gelip "neden ağlıyorsun" demesiydi. sen de "yapamıyorum" dicektin ve onlar bu durumun çok normal olduğuna seni ikna edecekti.

emrah a mail atmanın nedeni nedir? kendini kötü hissetmek mi? illa ki o kendini değersiz bulduğun, kendini suçladığın, kendini küçümsediğin döngüye girmek miydi istediğin? neden tam şu an?
daha bir kaç gün öncesine kadar güzel şeyler geliyordu aklına. emin olamıyordun onun seni isteyip istemediğinden. küçük de olsa bir ihtimal vardı "belki hayatındaki çok kötü bir dönemdeydi".
şimdiyse seni istemediğinin farkındasın, bu canını yakıyor, kendini değersiz hissediyorsun, aklına en kötü senaryolar geliyor. yanisi yine bir pattern e girdin. kendi kendini soktun. ama kendine engel olabilecek bir durumda da değildin. her şey çok dürtüseldi. ve sen illaki o dürtüyü karşıladığını biliyorsun. o an olmasa bir sonraki gün iletişime geçecektin. bir an önce atıp kurtulmak istedin bu gerilimli ara dönemden. ve attın mesajı.
ama daha çok rahatlamadım. utançla doldum. onun gözündeki imajımın zedelenmesi, onu hayal kırıklığına uğratmış olmam, belki de bana dair hiçbir zaman olumlu hislerinin, düşüncelerinin olmaması ihtimali..
zor günler.
evren ücretin sorun yaratmayacağı ama ilişki patternimi ele alabilecek bir terapisr istiyorum senden. please bu isteğimi karşıla. (13-10-16)