8 Nisan 2016 Cuma

Sigara Bırakma İlacını Kullanmaya Başladıktan Sonra 43

sabah hasta geldi. dr un yanına gittim izin yazsın diye. oturdum yanına. 15 dak geçti. koridorun önünde bekleyen hastaya dr un yoğun olduğunu birazdan halledeceğini söyledim. tekrar dr un odasına girdim. önde 2-3 hasta vardı. ben de ayakta duruyordum, zira hastalar koltukları kapatmıştı. dr "otursana, neden ayakta duruyosun" dedi ona yakın koltuğu göstererek. ben de "geçemedim" dedim. oturdum. içerdeki hastalardan biri "sizin az önce getirdiğiniz hasta ağlıyor" dedi. ben de şaşkınca adamın suratına bakıp "farkettim" dedim. dr güldü tabi. hastalar çıkınca da "hastayı ağlattın" diye takıldı. bir yerde kendi işini yaparken bir şeyle okuyordu ve flörtöz gibi gülüyordu, bana güldüğünü anladım bir şekilde. neden güldüğünü sordum. "hastaya ne dedin de ağlattın.. seninle terapi yapmıycam mı dedin" şeklinde takıldı bana. "yok ya öyle demedim, öğleden sonra anlatırım dedim. o da merak ediyorum, anlat dedi. sonra işimi halletti. çıkarken "öğleden sonra görüşürüz" dedim. kısacık bir süre tepkisiz kaldı. ben o arada kapıya gelmiş, kapıyı açıyordum, odadan çıkacaktım. "geçen haftaki gibi yine sallamadı beni" diye geçirdim içimden, ve "görüşürüz" dedi. şaşırtıcı.

tabi öğle arası mutluydum ben. gülümsemesinden, bana takılmasından, otursana demesinden, görüşürüz den.

rastlantı bu ya, bizim oturduğumuz odada bir masa var, orda biz oturuyoruz, hastaları görüyoruz. bir de yanda bizim neredeyse hiç kullanmadığımız dikgörtgen bir masa var. bizimkinin adı soyadı yazıyordu orada, sanırım tükenmez kalem gibi bir şey yazılmış, belki de kurşun.
kim yazar ki onun adını oraya. kendisi? iyi de neden yazsın adam oraya adını. belki bir kadın. bizim stajyer kız olmasın? olmama ihtimaline de inanıyorum doğrusu. ama demek ki onunla ilgilenen bir kadın var ortada veya vardı. belki de geçen dönem stajyer vardıysa onlarla da... belki bir hemşire... saçma bir durum. hadi biri oraya yazdı onun adını, soyadını. ben nasıl oluyor da görüyorum onu orda. ama belki de taa ilk günden beri orda o ad yazıyordu ve ben yeni gördüm. hemen stajyer kızdan şüphelendim.
hiçbir zaman açığa çıkarılamayacak bir olay gibi duruyor ama belli de olmaz.

neyse, öğle arası mutluluğum devam etti.

çay almaya gittim. çaycı kadın ve adamla konuşuyordum. hikaye bu ya, bunlar da derstelermiş ve dersten çıktılar. o da geldi başka dr larla birlikte oraya. yanında bir dr vardı. vizitlerde bana bakan, baygın gözlü. ben karşıda kim varken diye bakıyorken, onunla göz göze geldik, hemen kaçırdım gözümü ve dr u gördüm. yanından geçerken kafamı salladım herhalde, o da "afiyet olsun" dedi. "lan yemek ki öyle diyor" diye düşündüm. yine salladım kafamı.
bana bakışı, selam vermesi vs. hep birer işaretti bublar benim için. kesin benden hoşlanıyordu.

öğleden sonra iki buçuk gibi gidebildim yanına. bizim saykolok süpervizyon verdi. "hastalar bitti sen geldin" dedi. "bitti mi gerçekten" gibi bir şey dedim. "1-2 kişi kaldı" dedi. ben de "süpervizyondaydım" dedim. bir açıklama yapma gereği duydum. o da "bugün erken bitti, patron öyle dedi" dedi. "patron kim" dedim, dr lardan biriymiş. sonra bir hasta geldi. depresyonda. daha çok hastaya odaklandım. çünkü bizimkine çok bakınca eliyle kafasını kapatıyor. neyse. o hasta da gidince veya daha hasta gelmeden.." 3 te bir hastaya randevu verdim, keşke o saate vermeseydim" dedi. benim anladığım bir yarım saat kadar başka bir hasta gelmeyeceğiydi. "neyse ben de vakama bakayım" dedi ve dolabından bir kitap, pembe bir dosya aldı. o esnada "acaba şimdi gitmem mi lazım" diye düşündüm. alt metinde "gidebilirsin mi" diyor bana emin olamadım. sonra işte o depp hastası geldi. o gitti. sonra hemşire bir kadın geldi. yanımdaki koltuğa oturdu. işin bitmiş, seninle bir çay içelim gibi şeyler dedi. ama fazla laubali ydi. ama dr bundan rahatsızlık duyuyor gibi değildi. sonra bir ilaç mümessili geldi. ben gitmek istedim hemen ordan ama ilaç mümessili konuşmaya başladı. onun çıkmasını bekledim. o çıkmadan zaten dr tel ini cebine koydu, benim bu hareketten anladığım "birazdan gideceğim" demek. ben de ayağa kalktım, "hasta gören başka dr var mı" dedim. birini söyledi. başka biri var mı dedim. benim de 2 hastam var dedi. ben de "görüşmek üzere" dedim, o da "görüşürüz" dedi. ve bu haftaki sahne bitti.

o gelen hemşire yi %99 biliyorum ben. çünkü geçen hafta da dışarda ring beklerken "aa bu kadın o terapi eğitimindeki kadın" diye düşündüm, göz teması kurdum, ama bakışlarında beni tanıdığına dair bir emare göremedim.
bir önceki eğitimde bu kadın kapının önünde 2-3 kadına hararetle bir şeyler anlatıyordu. ben de koridora çıkmıştım. kadının konuşmasını dinledim biraz ve "bu kadın kesin sorunlu" dedim. o bir şeyler söylüyordu, etrafındakilerde onu teskin ediyordu. o da diğerleri de sıradan insanlar. biraz alternatif gözükseler belki bir ihtimal aralarından bir tanesi makul düşünüyordur derdim belki. ama hepsi standart kadın işte. bu kadın herhalde boşanmış kocasından veya boşanacak, kaynanasına veya adama giydiriyordu. böyle klişe güzel bir ses tonuyla, vurgulu bir şekilde "ben bilmiyor muydum pahalı bir evde yaşamayı, ben bilmiyor muydum.. ben bilmiyor muydum.." o kadar çok "ben bilmiyor muydum" demişti ki. aslında güzel bir kadın. saçı, yüzü, fiziği de fena sayılmaz. ama benlik bir tip değil. fazla sıradan.
sonuçta bu kadının dr un yazdığı kadınlardan biri olmadığının farkındaydım o esnada. ama bu kadın bu adamı çaya davet ediyor ve büyük büyük gülüyor kadın. kesin bir hatun mevzusu var. kesin dr a birini ayarlıyor. yoksa ne bu mutluluk be kadın? kadının gelmesine şaşırmadı dr ama kendiliğinden geldiği belliydi. neyse ne yapacaktım ki ben orda? kalsa mıydım mal gibi? dr un bana "hadi bay" demesini mi bekleseydim, ki bu bana çok utanç verici geliyor, hele ki ortamda o kadın varken kendimi küçük düşüremezdim. hatta geçen haftalarda başbaşayken de çıkıp gitmek istedim. çünkü "siktir ol git" demiyor ama demeye getiriyor. yanılıyor olabilir miyim? nedense hiç öyle gelmiyor.
canım sıkıldı, çıkarken ciddiydim. bir kere bana vakit ayırmadı. "vakama bakıcami birlikte bakalım" diyebilirdi, sen de gel bizle çay iç diyebilirdi, yani bir şekilde orda istendiğimi, beni de oraya dahil ettiğini anlardım. kadını başından savabilirdi ya da. ki şu an farkettim; kadının umrunda bile olmadım ben. demek ki kadın dr un kimden hoşlandığını, kime meyli olduğunu biliyor ve beni de kolayca ignore ediyor.
ayrıca hani dr a hastaya ne söylediğimi anlatıcaktım? hem bugün hiç vakit de geçiremedik. öyleyken neden hiç ilgilenmedi benimle?

tüm bunları şu yüzden sorguluyorum; onun da bana meyli var, benden hoşlanıyor vs diye düşünüyordum ama tüm bunlar nasıl da yanıldığımı gösteriyor.

ayrıca "pencereyi açabilir miyim" dedim. "sana zahmet" dedi. hafif bir olumsuz dalga o esnada benden. zira ilk zamanlarda asker edasıyla, sanki ona emir vermişim gibi fırlayıp açmıştı.
demek ki diyorum; ilk günlerde potansiyel bir eştim onun için. artık o kategoride değilim.

bugünden çıkarttıklarım:
1- en azından artık bu adam herkese nasıl davranıyorsa bana da öyle davranıyor. hastasına da bana güldüğü gibi gülüyor. ki eskiden de onlara gülerdi. ama ben ordayım diye öyle yapıyor sanıyordum. oysa benle hiç alakası yok. bir arkadaşı gelince de öyle, belli ki diğer stajyer kızımıza karşı da öyle.
2- benden olsa olsa mikro hoşlanıyordur. çünkü hoşlansa vakit geçirmeye çalışır, bana oynar; tıpkı ilk zamanlarda olduğu gibi.
3- ortada başka birisi veya birileri var. yoksa hala beni bir potansiyel olarak görüp ona göre davranırdı.
4- ayrıca bu adam yüzeyde ilgileniyor benimle. hakkatten derinden ilgilenmiyor. orda benim yerime bir başkası da olsa ona da bana davrandığı gibi davranır.
5- dışarda bana "afiyet oldun" derken ki bakışı, nötr değildi. bir erkeğin bir kadına yönelik bakışıydı. bir arkadaşın bir arkadaşa bakışı da değildi. olsun o kadar, netice de yıllardır erkekler arasında, o kadar da erkeklik olacak yani.



şonuçta kendimi aşağılanmış hissediyorum. elimde olsa bir daha yanına gitmem. ama sanki mecburen yanına gitmem gerekecek gibi. çünkü yanına gideceğim biri daha var, ama o erkek bitirebiliyor. biri daha var, ama bana aç olan bir hayvan gibi bakıyor. gerçi o adamla sevişmek güzel olur. kesin hard sevişiyordur, ama kadını aşağılayan bakışları, duruşu var. ki gelen hastalara aleni bir şekilde aşağılayıcı davranıyor.


ayrıca abarttığımı, yanlı baktığımı kesinlikle düşünmüyorum. bu adam bu hemşireyle arkadaşsa ve kadının bu kadar yakın olmasını sağlıyacak kadar arkadaşsa sikerler lan. demek ki boktan bir adam bizimkisi.
zaten herkesle arasının iyi olmasından da anlamalıydım bunu. karakterli birinin bazı kişilerle arası iyi olur, diğerleriyle de iyi olur ama yüzeysel olur gibi.
hemşire bunu çaya çağırdığında bizimkinin suratındaki gülümseme. kesin bir kadın hakkında konuşacaklar.

SİKERLER LAN. koşullu seviyorum işte. aşağılanmış hisseiyorum. çok derin bir şekilde terk edildiğimi düşünüyorum, daha doğrusu öyle yaşıyorum.


-*-

kaldı ki ben bu adam insanlarla yüzeysel ilişkiler yaşıyor sanıyordum. biraz da bu yüzden üstüne düşüyordum. içimden "yazık lan kimse ilgilenmemiş bununla" diyordum ve öyle yöneliyordum onunla. ama hiç de öyle değil. daha doğrusu ilişkileri yüzeyselse bile memnun hayatından.
ayrıca anan hasta değil miydi lan senin? neden bu kadar mutlu mesutsun? kendimi istisna gibi hissediyordum, "benim yanımda rahat hissediyor bu yüzden sırıtıyor" diyordum. ama bir istisna değilmişim.

mal mal sigara çiğniyordu bide. (insanda onunla öpme isteği uyandırıyordu, o ayrı. ki dudakları da çok güzel hakkatten. pürüzsüz dudaklar. tadına doymak isterdim. dişleri ilk günlerde gördüğüm gibi mükemmel değil.)
hastalara da ters ters davrandı an an, ki bunu çok nadir yapıyordu, yapınca da mahçup oluyor gibiydi. ama o mahcubiyet yok gibiydi. "buraların efendisi benim" gibi bir edası vardı.
belli ki artık bir aday değilim onun için. belli ki bir başkası var kafasında.

-*-

demek ki neymiş;
- ne olursa olsun bir erkeğin, hatta bir insanın götünü katiyen kaldırmamak gerekiyormuş. " ama bu istisna" falan dememek gerekiyormuş. zira farkettin mi? kaybeden sadece sen değilsin, aynı zamanda o, onlar.
- iş mi yapıyorsun orda, o zaman işini yap arkadaş. aşna fişna.. sen sanıyorsun ki karşılıklı hoşunuza gidiyor bu. ama rezil olan, dedikodu malzemesi olan, tedirgin olan yine kadın. ki o ev sahibi bi de.

velhasıl iyi düşünüp taşınmak gerek bazı konularda, hazza yenik düşmemek.
nasıl da mutlu mesut gidiyordum oraya onu görücem diye, o orda diye.
oysa şimdi keşke o orda olmasa diyorum. ama içten içe "ya yanılıyorsan, ya bugün bir istisnaysa, ya o da kaygılıysa senin gibi, ya o da pişmansa şu an..".
kendimi daha fazla kandıramam ki. bu  adam o hemşireyle o kadar iyi anlaşabiliyorsa, kadın ona o kadar yakın davranıyorsa.. SİKERLER LAN. o kadınla iyi olan biri benimle olamaz.

farkındayım, yanılma ihtimalini hesaba katıp umut taşıyorum hala.
ama biliyorum, boş umutlar bunlar.

-*-

Yine yanıldım.
ama iyi oldu. çünkü olması çok zordu onunla. kafalarımız, hayat bakışımız çok farklı.

-*-

Ayrıca doktor sen bir O. ve diğer filozofumsu arkadaş değilsin. senin yoklukta giderin var. yani sana ilgi gösterdik diye bir bok sanma kendini. onlar olsa senin hiç şansın olmazdı.

-*-

yine inandık yine yenildik. ( 08-04-16, 23.03)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder