1 Mayıs 2016 Pazar

Ağaç görüp seni hatırlamamak olmaz

O. nun kaldığı mekanda kalan birinden bahsediyor. aslında bahsedebilir. kaldı ki ben de ona dr. dan bahsediyorum. ama hala O. da var gönlümde. keşke hiç bahsetmese ondan. keşke..

**
bugün ormana birlikte gittiğimiz kız. "sadece sana nasıl baktığına bak. öteki kızdan da hoşlanabilir. bunun bir önemi yok. önemli olan sana nasıl yöneldiği. hem diğerlerinden hoşlansa bile bu senden hoşlanmadığı, sana öncelik vermediği anlamına gelmez. ayrıca önemli olan kimin adım attığı, sen adım atıyorsan sana yönelir, erkekler kendilerine böyle davranılmasından hoşlanır. hem belki de o kıza bakarak seni kıskandırmaya çalışıyordu. erkekler kıskandırmaktan da hoşlanır bazen".. böyle şeyler söyledi. çok mantıklı & makul şeylerdi söyledikleri. ona da dedim "benim yerimde sen olsan kesin onunla birlikte olurdun" dedim. o da "niye böyle bir şey söylüyorsun ki" gibi bişi dedi azarlayarak.
ayrıca birinden bahsederken "zaten çok azarlıyor diğerlerini" dedi. ironik bir şekilde bu kızın da beni azarladığını düşünüyorum. belki de o diğerlerini azarlıyor diye "azarlama"ya yönelik eşiği düşüktür, kimbilir.

**
keşke o ormanda dr la yürüsek. ne güzel olurdu. ayrıca onu buraya davet ettiğimde "gerçekten mi" dedi. sanki hakketten mutlu oldu onu çağırdığıma. hem "daha burdasın dimi" derken de samimi gibiydi. belki de tüm bunların nedeni kibarlığı değildi. belki de benden hoşlanıyor, benimle vakit geçirmek istiyor ama stajımın bitmesini bekliyor. hadi bakalım hayırlısı.

o beni bir yere davet etse, onun benden hoşlandığına kesin kanaat getirirdim. ben ondan hoşlanıyorsam da ona kesin bir adım atardım, hatta ona adım atma gibi bir düşüncem olsa hiç çekinmeden de ona adım atardım.

yani artık iç rahatlığıyla "top senden bebeğim" diyebiliyorum. bundan sonra sen bilirsin ne yapıp yapmıycağını.
ne yapayım daha arkadaş. elimden bu kadarı geliyor gibi.

yalnız gözlerin de çok güzel be dr cum.

**
O.  nu özlememek ne mümkün. kavak ağaçlarının yaprakları sallanıyordu. yanımdaki kız arkadaş "nehir sesi gibi" bir betimleme kullandı ağaç yapraklarının çıkardığı hışırtılar için. sonra lacivert gökyüzü, yıldızlar, ormanda yürüyüş.. tüm bunlar arasında O.nu düşünmemek ne mümkün. elbette aklıma gelecekti.

O. na sadakatsiz davranıyorum gibi geliyor dr. a karşı hissetiklerime. "aman ya kimbilir o neler yapıyor bir yerlerde" diye düşünmekse çok daha gerçekçi. bir daha karşılaşmıycaz ve birbirimizin sesini duymıycaz dimi. ne yazık.

**
yıllar önce sevdiğim ve bir süre öncesine kadar yakın arkadaşlarım/dostlarım arasına yerleştirdiğim o kişi. bir şekilde bu günlerde karşılaşıyorum onunla. oysa onu görmek istemiyorum. benim için bir değeri vardı, bir değeri vardı ki onunla görüştüm, kendimi ona anlatmaya çalıştım. oysa onun tarafından önemsenmediğimi düşünüyorum. ve bu bir kaç haftadır düşündüğüm bir şey değil. mesela ank ya yazın geldiğimde "gel bende kal" demedi. "sende kalayım mı" dediğimdeyse buna gayet rahat bir tepki göstermedi. belki taa o zamanlara ve hatta yakınlaştığımız o zamanlara dayanıyor bana karşı olan umursamaz tavrı. oysa görüyorum birilerini umursuyor gibi davranabiliyor.
işte artık içimden gelmiyor ona selam vermek. ne gerek var ki? sırf bir zamanlar bir şeyler paylaştık ki diye formaliteden selam vermeye ne gerek var? o verir, o bir çok kişiye formaliten selam verir, ben de o kişilerden biriyim. mesele benim onu herhangi biri gibi görmememle, onunsa bana öyle yönelmesiyle başladı. ama herhangi birine karşı yönelse bile bunun belli bir kibarlık içerdiğini varsayabilirdim. ama "şu durumlar beni" kırdı dediğimde (ki kırıcı bir şekilde söylediğimi de kabul ediyorum ama orda ona düşen bir adım geri atmaktı). "peki şu an ne yapabilirim" dedi. ben de kırgınlık, kızgınlık, o anda bir akıl tutulması yaşama eşliğinde "olan oldu artık bir şey yapamazsın" dedim. o da "peki" dedi. bu peki bir çaba içermiyordu. beni önemseyen bir peki değildi.
tüm bunları sorgulama nedenimse.. ben sırf onunla karşılaşmayayım diye onun olduğu mekandan geçmiyorum. bir şekilde bir yerlerde karşılaşıyoruz onunla ve aynı insanların yanında bulunuyoruz. ve orda bana kırgın bakışlarla bakıyor. arkadaşım o raddeye senin sayende geldik. şimdi o kurbanlık koyun bakışınla bana bakmanın manası nedir? gören de beni umursuyorsun sanacak. diğerlerini bırak ben bile beni önemsediğini, umursadığını sanıcam nerdeyse. oysa şimdi seninle konuşmaya çalışsam yine kıracaksın beni.
tam olarak olan şu: umarım seni bir daha görmem. çünkü başka türlüsü hoş olmayacak. ne sen geri adım atacaksın ve bir çift hoş sözle gönlümü alacaksın ne de ben senin beni kırma korkundan dolayı sana bir adım atıcam. evrenden tek dileğim bir şekilde seninle karşılaşırsak bana bakmaman, hele ki o ıslak koyun bakışlarınla hiç bakmaman.

ben bazı insanlara bakışlarımı sunamıyorum. bu çok da elimde olan bir şey değil. mesela bir noktadan sonra şu an aynı odayı paylaştığım kişiye de sunamadım bakışlarımı. sana da sunamıyorum.

off ya. lanet olsun. normal insanlarla şurda burda karşılaşırsın, geçer gidersin. sense okulun tam ortasında bir yer işgal ediyorsun. ve sana selam vermemi bekliyorsun. oysa sen haketmiyorsun ki o selamı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder