9 Mayıs 2016 Pazartesi

fail- mağdur döngüsü

ne hazin.. hepimiz diğerlerini şimdiye kadar edindiğimiz filtrelerden görüyoruz. korkuyoruz; ya iyi niyetimiz suistimal edilirse diye. hepimiz bir şekilde yapıyoruz bunu. 

ama şunu görmek lazım:
o esnada başımızdan otomatik yanıtlarla savdığımız kişide bir takım hislerin oluşmasına yol açıyoruz ve bu hisler genellikle olumsuz oluyor. fark etmemiz gereken nokta; hepimiz görünmez iplerle bağlıyız birbirimize. ve bir başkası bizim otomatik yanıtımızdan dolayı kötü hissederken bizim bundan azade olmamız mümkün değil. biz de etkileniyoruz bundan ama o kadar otomatik yaşıyoruz ki bunun farkına varmıyoruz veya farkına varmamak için harcadığımız dikkat dağıtma yöntemlerimiz daha kolayımıza geliyor. 

hani hepimiz bir şekilde an an bu otomatik pilotta yaşıyoruz ya.. failken hayat sorunsuz devam ediyor gibi duruyor. ama mağdurken bir tür tıkanıklık oluyor, kötücül bir ifadeye bürünüyor ruhumuz. öyle anlarda farkına varıyoruz bu durumun hoş hissettirmediğini. bunun üzerine öyle anlarda düşünmeye başlıyoruz. 

tüm bu durumlarda ilahi bir amaç var bence, benim bakışımda var en azından, ben bu filtreden görmek istiyorum, bununla herhangi bir sorunu olan?

mağdur ola ola reflection yapmaya itiliyoruz bir şekilde. "hımm demek ki pek de iyi hissettirmiyor bu davranış, o zaman bu muzdarip olduğum şeyleri bir başkasına yaşatmayayım" diyoruz. böyle böyle dönüşüm yoluna giriyoruz. 

fail- mağdur döngüsünde tekrar tekrar bulucaz kendimizi. zira yılların kökleşmiş alışkanlıklarını bir kerede değiştirmeyi beklemek gerçekçi bir beklenti olmaz ve gerçekçi olmayan her beklenti gibi hayal kırıklığına yol açar, hayal kırıklığıysa içine girdiğimiz düşünce hataları sonucunda oluşmuş ve bize yükler yükleyen "olmasa da olur" türünden durumlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder